Bu yıl da korktuğum
başıma gelmemiş ama gelecek yıl için Kemal Gündüzalp'in bana
kötü bir haberi varmış.
Korktuğum bu kez başıma
geliyor, "2014 Öykü Yıllığı - Öykü Yağmuru 3" (1)
ile yıllık hazırlamayı bırakıyormuş. 2012 ve 2013 (2, 3, 4)
yıllıklarından sonra yayımladığı bu yıllık sonuncusu
olacakmış. Gerekçelerini sunu bölümünde anlatmış. Neyse ki
bir de iyi haberi varmış. Yıllığın sürmesi için adayını
açıklamış. Üç yıldır katkısını esirgemeyen ve konuyla
yakından ilgilenen Kadir Yüksel'in bu işi yapmasını gönülden
dilemiş. Ayrıca, yıllık çalışmaları sırasında derlediği
ilk öykü kitapları zamandizinini bir değerlendirmeyle birlikte
kitap olarak yayımlamak istediğini, öyküyle ilgili bir
yayınevinin bu işi sahiplenmesinin anlamlı olacağını belirtmiş.
İlk ve ortaokulu
Ceylanpınar'da okuyan Gündüzalp'in özgeçmişine bu yıl "Aşkın
Üç Gecesi" adlı öykü kitabı eklenmiş. Kemal Gündüzalp,
10 Şubat 2015'te tamamladığı sunuş yazısının sonunda IŞİD
Kobane'ye saldırdığı an yıllık çalışmasının onun için
durduğunu, bir parçası Kobane'li olan bir kişi olarak 134 gün ve
gece uykunun kendisine haram olduğunu, Kobane merkezi kurtulduğunda
yıllığı bitirmenin daha kolay olduğunu yazmış.
Yaşadığımız
toprakların acıları insan olan herkesi derinden yaralıyor. Ne
yazık ki günler pek iyi haberlerle gelmiyor. Savaş nerede, kimi,
ne zaman vuracağı belli olmayan bir canavar gibi bölgeyi kaplıyor.
Barışı korumak zorlaşıyor. Zorlaştıkça önemi artıyor.
Barışı savunmak, ölüme karşı yaşamın sesi oluyor. Barbarlığı
insanlıkla, ölümü yaşamla yenmek, tüm saldırılara karşın
hep barış diyebilmek, "Barış İçin" (5) bir araya
gelmek dışında çare kalmıyor.
....
Yıllık, Kemal
Gündüzalp'in 2014 Dünya Öykü Günü Bildirisi'ni yazan Necati
Tosuner'e; soruşturmaya katılan yayınevi temsilcileri Aydın
Şimşek (Kanguru Yayınları), Ceyda Pırıl Köstem (Bencekitap),
Faruk Duman (Can Yayınları), Levent Cantek (İletişim Yayınları),
Murat Yalçın (Yapı Kredi Yayınları) ve Sedat Demir'e (Dedalus
Kitap); 2014'te Kürtçe öyküyü değerlendiren Yakob Tilermeni'ye;
dergilerde öyküyü ve öykü üzerine kitapları değerlendiren
Kadir Yüksel'e; 2014'te öyküyü değerlendiren Ayşegül
Tözeren'e; 2014'te yayımlanan öykü kitaplarını değerlendiren
Aslı Solakoğlu, Hülya Soyşekerci, Mehmet Öztunç, Melisa Sürücü,
Mine Hoşcan Bilge, Nazlı Karabıyıkoğlu, Necip Tosun ve Zeynep
Sönmez'e; öyküleri seçilen Bahri Vardarlılar, Berna Durmaz, B.
Nihan Eren, Buse Korkut, Cemal Şakar, Emine Batar, Erkut Özal,
Fadime Uslu, Hande Gündüz, Mahir Ünsal Eriş, M. Özgür Mutlu,
Neslihan Önderoğlu, Onur Çalı, Sevin İşleğen, Şenay Eroğlu
Aksoy ve Yayla Karsan Boztaş'a; seçme yazıları yıllığa alınan
Aykut Ertuğrul, Aysu Erden, Oylum Yılmaz, ve Semih Gümüş'e;
yıllığın çıkmasını destekleyen ve seçme yazıları öneren
Özcan Karabulut'la birlikte 14 Şubat Dünyanın Öyküsü Dergisi
ve Uluslararası Ankara Öykü Günleri Derneği'ne teşekkürüyle
başlıyor.
Kemal Gündüzalp'in
sunuşu ve "Öykü Yağmuru Dinmiyor!" başlıklı
değerlendirmesinin ardından katkıda bulunanların 2014
değerlendirmeleri geliyor. Sonra Kemal Gündüzalp 2014'ü
"Sayılarla Dergilerde Öykü ve Kürtçe Öykü"
başlığıyla yansıtıyor.
Dergilerden seçilmiş
öykülerde Bahri Vardarlılar'ın "Baba Faik'in Son Vukuatı",
Berna Durmaz'ın "Belli", B. Nihan Eren'in "Sepet",
Buse Korkut'un "Bir Dilim Peynir", Cemal Şakar'ın "Kül",
Emine Batar'ın "Yazgı", Erkut Özal'ın "Rüyanın
Getirdiği", Fadime Uslu'nun "Kırlangıç Senfonisi",
Hande Gündüz'ün "Islık", Mahir Ünsal Eriş'in "Çok
Eski Bir Yonca", M. Özgür Mutlu'nun "Daire Yoktur",
Neslihan Önderoğlu'nun "Suyun Altındaki Kız", Onur
Çalı'nın "Karanlık Mavi", Sevin İşleğen'in "Lar",
Şenay Eroğlu Aksoy'un "Çukur" ve Yayla Karsan Boztaş'ın
"Gölgeler" başlıklı öyküleri yer alıyor.
"Öykü ve Öykücüler
Üzerine Bazı Yazılar" başlığıyla 2014 ve 2013'te
yayımlanan kitaplar üzerine ve genel konularda çoğu gazetelerin
kitap eklerinde yer almış yazılar listelenmiş.
"Yazılardan
Seçmeler" bölümünde Aykut Ertuğrul'un "Hikayeyi
Görmek", Aysu Erden'in "Güçlü ve Karşıt Kadın
Kahramanların Yazarı Nedim Gürsel", Ayşegül Tözeren'in
"Kıyıya Vuran Dalgalar ya da F Tipi Öyküler", Oylum
Yılmaz'ın "Vicdana Dokunduğu Yerden Edebiyat", Semih
Gümüş'ün "Üçüncü Kişi Anlatımı" başlıklı
yazıları aktarılmış.
Kitabın sonunda ilk öykü,
yeni öykü ve çeviri öykü kitaplarının; kolektif kitapların,
seçme ve toplu öykü kitaplarının, öykü ve öykücüler üzerine
ve içinde öykü olan kitapların, öykü yıllıklarının,
yitirilen yazarların, 2014'te yeniden basılan kitaplarla öykü
ödüllerinin ve taranan dergilerin listeleri verilmiş.
....
Kemal Gündüzalp
sunuşunda toplam 115 kitabın değerlendirildiğini yazmış. Bu yıl
yayımlanan bir ilk kitap olan Melisa Kesmez'in "Atları
Bağlayın Geceyi Burada Geçireceğiz" kitabının kısa sürede
ikinci baskı yapma şansını yakaladığını belirtmiş.
Sıralamaların kitap adının anılma sayısına göre yapıldığını
vurgulayarak beş kez anılan Cemil Kavukçu'nun "Üstü
Kalsın"; dörder kez anılan Doğan Yarıcı'nın "İs
Odası", Hakkı İnanç'ın "Ateş Etme Silahsızım",
Nalan Barbarosoğlu'nun "Okur Postası", Nazlı
Karabıyıkoğlu'nun Olivya Çıkmazı, Ülkü Tamer'in "Tarihte
Yaşanmamış Olaylar" kitaplarıyla birlikte üçer kez alınan
dokuz, ikişer kez anılan sekiz öykü kitabıyla birer kez anılan
biri çeviri otuz üç kitabın yazarlarını ve adlarını vermiş.
Anılan seçilmiş öyküler ve kolektif öykü kitaplarını da
belirtmiş. Kadir Yüksel'le birlikte dergilerden pek çok öykü
belirlediklerini, yıllıkta on altı öyküye yer verebildiklerini
anlatarak 14 Şubat Dünyanın Öyküsü, Hece Öykü, Kitap-lık,
Sarnıç Öykü, Sözcükler ve Varlık dergilerinden seçtikleri tüm
öykülerin de listesini sunmuş.
2014 Dünya Öykü Günü
Bildirisi'nde Necati Tosuner "İyi ki öykü yazmak var!"
demiş:
"Gerçek,
elektrik akımından güçlüdür çarparsa.
Duygulanabilmek de çok insanca bir tavırdır. Okuyanda bunu
sağlamanın üstesinden gelebilsem, o da bana niçin bana bir
'sağol' çakmasın? Sanki bu da bana niçin yetmesin?"
....
Kemal Gündüzalp "Öykü
Yağmuru Dinmiyor!" başlıklı genel değerlendirmesinde öykü
yıllığının "son derece yorucu ve uzun soluklu, 'emek yoğun'
bir çalışmanın sonucu olduğunu" vurguluyor. Onca öykü
kitabına karşın eleştirel bir ortamdan yoksun olunduğunu, kitap
tanıtım yazılarının eleştirinin yerine konamayacağını
belirtiyor.
Son altı yılın
yayımlanan öykü kitapları açısından karşılaştırılmasında
yayımlanan toplam öykü kitabı sayısının 2010'daki ve ilk öykü
kitabı sayısının 2013'teki düşüşleri dışında sürekli bir
artış eğiliminde oldukları, sayılarının 150 ve 71'den 326
toplam ve 209 ilk öykü kitabına yükseldiği görülüyor. Daha
çok bir yıllık döküm, saptama ve listeleme çabası olduğu
belirtilen yazıda bazı kitaplar, yazarlar ve ödüller anılıyor.
Öykü onur ödülleri ve öykücülere verilen ödüllerden 14.
Ankara Öykü Günleri Ödülü'nün Necati Tosuner'e, GİO Anka
Ödülü'nün Nazlı Eray'a, Sedat Simavi Edebiyat Ödülü'nün
Murat Gülsoy'a, 2014 Avrupa Birliği Edebiyat Ödülü'nün Birgül
Oğuz'a verildiği belirtiliyor.
2014 yılında yitirilen
öykü de yazmış beş yazar, Kemal Bekir (1942 Çivril-Denizli/13
Ocak 2014-İzmir), Hasan Topçu (17 Ocak 1965 İstanbul/12 Ekim
2014-İzmir), Mustafa B. Yalçıner (1948
Gilindere/Aydıncık-Gülnar-Mersin/14 Haziran 2014-Ankara), Talip
Apaydın (1926 Ömerler-Polatlı-Ankara/27 Eylül 2014-Ankara),
Vecihi Timuroğlu (29 Ekim 1927 Kangal-Sivas/23 Ekim 2014-Ankara)
anılıyor.
....
Soruşturma bölümüne
katılan yayınevi temsilcileri öykünün önceliği ve yeri,
yayımlanan kitapların nasıl seçildiği, yazar-yayınevi
ilişkileri ve 2014 yılında diğer yayınevlerince yayımlanan
kitaplardan hangilerini belirtmek istedikleri gibi konularda
yöneltilen on soruyla ilgili değerlendirmelerini aktarmışlar.
Ceyda Pırıl Köstem
(Bencekitap), öykü kitaplarını telif ödeyerek yapan çok az
yayınevinden biri oldukları için kendilerine çok fazla öykü
dosyası geldiğini, ancak 2014'te öncelikleri çeviri yayın olduğu
için bir öykü kitaplarının çıktığını, yeni dönemde ona
yakın öykü kitapları olacağını belirtmiş.
Faruk Duman (Can
Yayınları), kurucuları Erdal Öz'ün bıraktığı bir miras
olarak öykünün onlar için ayrı bir önem taşıdığını, iyi
bir öykücünün kaleminden çıkmış bir öykü kitabının
yazınsal bakımdan niteliği yüksek bir çalışma olduğunu
vurgulamış.
Sedat Demir (Dedalus
Kitap), "Bir editör, eğer bir metnin, özellikle diline de
müdahale ederse, öyküyü kendisi yazmıştır. Yazar, editöre
müdahaleye izin vermediği ölçüde metin kendisine aittir. Ancak
elbette düşünce alışverişi değerlidir" demiş.
Levent Cantek (İletişim
Yayınları), kişisel bir cevap vererek öykünün yerinin ve
öneminin tartışılmasının edebiyatı tartışmak anlamına
geleceğini, öykünün bir üstünlüğü ya da önceliği
olmadığını, iyi bir hikayesi olan veya iyi edebiyat yapan her
şeyi iyi, güzel ve yayınlanır bulduğunu söylemiş.
Aydın Şimşek (Kanguru
Yayınları), öykünün belki de günümüz insanının psikolojik
serüvenine en uygun yazı disiplinlerinden biri olduğunu, yayın
politikalarında hem kendine yer açmak için çabalayan yeni seslere
kulak verdiklerini, hem de belirli bir okur tabanını oluşturmuş
yazarlara kitaplarının sorumluluğunu kendilerine bırakarak yer
verdiklerini belirtmiş.
Murat Yalçın (Yapı
Kredi Yayınları) öykücülüğümüzün son yirmi yılda,
özellikle belirli dergiler, yayınevleri ve yayıncılar sayesinde
iyi bir ivme kazandığını, bu ortamın yeni öykücülerin
çıkmasını ve öyküde kalmalarını sağladığını vurgulamış.
....
Kadir Yüksel "2014'te
Öyküyü Düşünen Kitaplar" başlığında yıllıkları,
dergileri, kitapları anlatmış. Yıllıkların yine öykücüler ve
öykü üzerine yazanlar tarafından sessizlikle karşılandığını
belirtmiş.
Dergilerin özel
sayılarının yanı sıra öykücülüğümüzün ustaları için
yazılmış kitapların, unutulmaya yüz tutmuş öykücülerimiz
üzerine yazılan incelemelerin öne çıktığını söylemiş. Hece
dergisinin "Bereketli Toprakların Yazarı Orhan Kemal"
adlı özel sayısında hayatını, kişiliğini ve düşüncesini
ele alan ilk bölümdeki yazıların okurken mutlaka sorgulanması,
başka kaynaklardan doğrulanması gerektiğini vurgulamış. Orhan
Kemal'in muhalifliğinden düşmanlık çıkarılmasının, yazarın
din anlayışının ve yapıtlarında dinin işlenişinin
sorgulanmasının ne ölçüde sağlıklı sonuç verebileceğini
sormuş. Son iki bölümün çok iyi hazırlanmış bir kaynakça ve
fotoğraflardan oluşan bir albüm olduğunu, özel sayının Orhan
Kemal'in düşüncesi ve edebiyatı bölümleri dışında bir kaynak
kitaba dönüştüğünü belirtmiş. 100 yaşındaki Orhan Kemal'i
selamlayan iki kitabın, Alper Akçam'ın "Dillerine
Kurban-Orhan Kemal'de Diyalojik Perspektif" ve İlkyaz Bingül'ün
"Orhan Kemal Edebiyatında İşçi Oluş ve Ücretli Hayat",
daha sözünü etmiş.
Kadir Yüksel her
zaman öykü üzerine düşünen, öyküye önem veren, öykü
üzerine kitaplar hazırlayan bir eleştirmen ve öykücü olarak
nitelediği Feridun Andaç'ın
2014'te yayımlanan "Öykü Yazmak
Hikaye Anlatmak" ve "Anonimleşen
Edebiyat" kitaplarında masaldan
hikaye anlatıcılığına, oradan da çağdaş öyküye giden
yollardan yeni eğilimlere, edebiyatın anonimleşmesi ve
yazılanların tekdüzeleşmesine varan değişimleri anlattığını
ve sorguladığını, kitapların "Değişim"
ve "Bugünün Yansısı"
bölümlerinde bir iki kuşak öncesi
ustaları Oğuz Atay, Muzaffer İzgü,
Tomris Uyar, Bekir Yıldız, Mustafa Kutlu, Sulhi Dölek, Necati
Tosuner ve İnci Aral ile günümüz
yazarları Cemil Kavukçu, Ahmet
Yurdakul, Mahir Öztaş, Jale Sancak, Aslı Erdoğan, Ayfer Tunç,
Faruk Duman ve Şule Gürbüz hakkında yazılar yer aldığını
belirtiyor.
Her yıl öykü
üzerine yayımladığı bir kitapla öyküyü ve öykücüğümüzü
sorgulayan Necip Tosun'un
2014'ün son aylarındaki "Doğu'nun
Hikaye Kuramı" adlı kitabının
kıssalardan hikaye anlatıcılarına,
şiirsel ve sembolik söylemlere giden yolu
anlatarak açıldığını, öykücülüğümüzün geleneklerine,
izlerine, doğasına ilişkin önemli bir kitap olduğunu söylüyor.
Yekta Kopan editörlüğünde
hazırlanan "İpekli Mendil", Cemal Şakar'ın "Edebiyat
Ne Söyler", Hasan Öztürk'ün "Kurmaca ve Gerçeklik",
Ali Haydar Haksal'ın "Kendilik ve Edebiyat", Volkan
Gemili'nin "Memleket Küçük Hikayeleri", Ahmet Yıldız'ın
"Büyük Yapıtlar Küçük Yapıtlar", Necati Tonga'nın
"Yaşayan Hikayemiz-Türk Hikayesi Üzerine İncelemeler",
Şahan Sağlık'ın "Hikaye/Anlatı/Yorum", Günseli Sönmez
İşçi editörlüğünde hazırlanan "Erendiz Atasü
Edebiyatı", Seher Özkök'ün Sevim Burak öykülerini
inceleyen "Yaşama Teğelli Öyküler", Ömer Solak'ın
"Çıt Çıkarmayan Bir Ağlayış Gibi..." alt başlıklı
"Selçuk Baran öykücülüğü", Mutlu Deveci'nin "Halit
Ziya Uşaklıgil'in Öykülerinde Yapı ve İzlek" ve Recai
Özcan'ın "Mahmut Yesari Hayatı ve Hikayeciliği"
kitaplarının sözünü ediyor.
Kadir Yüksel, Şahan
Sağlık'ın yıl sonuna doğru
yayımlanan "Hikaye/Anlatı/Yorum"
kitabının önemli bir yerde durduğunu belirtmiş. Kitabın
"Öyküden Anlatıya" başlıklı dördüncü bölümünde
öykünün, halk hikayeciliğinden, ders veren kısa anlatılardan
yola çıkılarak tahkiye etmek (öykülemek), kurgusal yapı ve
postmodernist anlayışa uzanan çizgisi yansıtılmış.
2014'ün öykülerinin
öyküsünü okurken ve geçtiğimiz yıldan beri yaşananları
düşünürken aklıma bir soru takıldı.
Hukuk dili öykünün
diline, hikaye dili yaşamın diline uyuyor mu?
İlk görevi bu
topraklarda yaşayan herkesin can güvenliğini garanti etmek olması
gereken yöneticilerin ölen, gözünü kaybeden, yaralanan insanlara
kayıtsız kalabildiği, mağdurları hedef gösterebildiği
koşullarda Kadir Yüksel'in hazırladığı "Bağzı Şeylere
Öyküler: 28 Yazardan Gezi Parkı Öyküleri" unutulmaması
gereken bir çalışma olmuştu.
Bu arada bir haber gördüm.
İki yıl sonra Ekim ayında Gezi Parkı ana davası sonuçlanmış.
"Bağzı" mağdurlara gereken ceza verilmiş.
Ve ne yazık ki bir çok
başka haber gördüm, görüyorum. Bu toprakların acıları
bitmiyor.
....
Yaqob Tilermeni, "Yeni
Yayınevleri ve Kitap Fuarlarına Yetişme Telaşı" başlığı
altında "2014'te Kürtçe Öykü" konusunu anlattığı
yazısına, 2010 yılından başlayarak Diyarbakır'da düzenlenebilen
kitap fuarının 2014'te bazı büyük yayınevlerinin katılmadığı
gerekçesiyle iptal edilmiş olmasının yasaklama zihniyetinin bir
etkisi olarak değerlendirildiğini belirterek başlamış. 2014'te
öykü kitaplarının sayısının önceki yıla göre azaldığını,
sadece öykülerin yer aldığı Jehr adlı bir dergi çıkarken
kitap sayısının düşmesinin çelişkili olduğunu söylemiş.
Yaqob Tilermeni'nin
yazarlar, kitaplar ve öykülerle ilgili değerlendirmelerinde çok
sayıda yazar ve kitap adı geçmiş. İbrahim Osman ve Gecenin
Gölgesi'nden, yaşanan acıların yeni yazılmakta olan bir tarihe
yaslanarak edebiyat tarzında anlatıldığından; Mahir Bagok'un
Yıldırımların Öpücük İzleri'nden, yazarın nehir öykü
tarzında yazılmış öykülerin kurgusundaki ustalığından; Xelil
Duhoki'nin Güneş Doğacak'ındaki konu zenginliğinden, farklı
kültürlere ait sosyal grupların çatışmalarının, Avrupa
ülkelerinde tutunamayan mülteci konumundaki Kürtlerin içinde
yaşadığı ortamı 1., 2. ve 3. tekil şahıs anlatımlarıyla
sunulmasından, Bağdat Üniversitesi'nde okurken evlenen Kürt kızı
ile Arap gencin evlenmelerinden sonra çıkan savaşın neden olduğu
milliyetçi duyguların etkisiyle ayrılmalarının ırkçılığın
başlattığı kopuşu ve anlamsızlığını yansıtmasından söz
etmiş.
Daha önce Yaşar Kemal'in
Yağmurcuk Kuşu'nu Titirwask adıyla çeviren Brahim Ronizer'in
Korere (Köryol) adlı ilk öykü kitabında kısa, sade, minimal
öyküler yer almış. Suriye'de Yaşar Kemal düzeyinde bir yazar
olarak bilinen Rojavalı Kürt asıllı yazar Selim Berekat'ın Demir
Çekirgeler/Çocukluk Anıları adlı kitabı çevrilerek
yayımlanmış.
Sırrı Ayhan'ın Aynadaki
İzler'inde 15 öykü ve öykülerin bir özetini sunan 12 karikatür,
yazarın yaşadığı Almanya'daki şoförlük yaşamından kesitler
sunar gibiymiş. Kürtçe, Türkçe ve Almanca dilleriyle yazan yazar
daha önceleri Düsseldorf'ta taksicilik yaparken çektiği
fotoğraflardan ve farklı milletlerden insanların düşüncelerini
yazdığı defter sayfalarından oluşan sergiler açmış.
Hesene Mete'nin Bu Gece ve
Son Öykü adlı yeni öykü kitabında kısa ve minimal öyküler
yer almış.
Tilermeni çalışmada
konu alınan kitapların listesini de vermiş.
....
Öykü kitapları üzerine
değerlendirmeler bölümünde Aslı Solakoğlu beğenisinin, bir
zaman sonra bile, metindeki atmosferi ve samimiyeti hatırlamasıyla
doğru orantılı olduğunu söylemiş.
Ayşegül Tözeren 2014'te
yayımlanan öykü kitaplarına geçmeden önce, öyküye tarihin
penceresinden bakmak isteyerek günümüz öyküsünü geçmiş
kuşaklarla ilişkilendirmiş. 50 kuşağı öyküsüyle yakınlaştığı
alanlar bulunduğunu, özellikle de 78-84 arasında yazılan
toplumsal olanı ve sokağı önceleyen öyküyle ilişkili olduğunu
belirtmiş. Bugünün öyküsünün bir başka özelliğini de 90
kuşağındaki anlayışa göre toplumsal olanın daha fazla
öncelenmesi olarak tanımlamış. 80'li Özal yıllarının
etkilerinin 90'larda daha ciddi hissedildiğini, bu yıllarda
gençliklerini geçirenlerin kendi iç seslerine sarılmasıyla 90
kuşağında 50 kuşağına benzer biçimde iç ses hakimiyeti
görüldüğünü, ancak sokak öncelense dahi 90'ların pencerenin
ardından bakma ve yazma durumunun değişmediğini söylemiş:
"Yazar kalın
camlı bir pencerenin ardından mahalleyi, sokağı, toplumsal
olayları konu eden öyküler
kurduğunda, bir yandan düz anlatıdan kaynaklanan kuruluk, bir
yandan da detay yoksunluğunun iyiden iyiye sırıttığı haberci
diliyle aktarım göze çarpıyor. Klişelere yaslanan aforizmalar ve
aforizmaların ardındaki büyüklenmeci birinci tekil şahıs
anlatıcıları inceltilmemiş düz anlatımı gizlemeye çalışıyor.
Oysa sanatın ve edebiyatın doğduğu yer olan yaşamdan
tamamen
koptuğunda, pencerenin ardındaki
bütün dokunuşlar cam tadında soğuk
olacaktır. Oysa öykü doğal ve içten
yazıldığında var olur."
Çok sayıda kitaptan söz
eden Hülya Soyşekerci, en dikkate değer öykü kitaplarının
başında Nalan Barbarosoğlu'nun Okur Postası'nın geldiğini
söylemiş. Ortak kitaplar arasında en etkilendiklerini Murathan
Mungan'ın hazırladığı Merhaba Asker, Özcan Karabulut'un
derlediği Emek Öyküleri ve Kadir Aydemir'in editörlüğünde
hazırlanan Mutsuz Aşk Vardır seçkileri olarak belirtmiş.
2014'ten Beş Altı
Kitap'ı değerlendiren Kemal Gündüzalp, Hülya Soyşekerci-Mine
Ömer-Gültekin Emre derlemesi Kadınların Ruh Acıları'nı önemli
bir kolektif öykü kitabı olarak nitelemiş. Otuz iki kadın
yazarın öykülerinden oluşan kitapta insanı sarsan öyküler
bulunduğunu, her gün neredeyse bir kadının sokak ortasında bir
erkek tarafından öldürüldüğü bir ülkede, bu öykülerde asıl
kalanların acılarına tanıklık edildiğini söylemiş.
ON Artı BİR Kitap
diyen Mehmet Öztunç,
Cemil Kavukçu'nun Üstü Kalsın kitabını değerlendirirken "mekan
bilinci belleğe çocuklukta kazındığı için insan çocukluk
sonrası indiği bir yerde mekan duygusunu yakalamakta zorlanıyor"
demiş. Nalan Barbarosoğlu'nun Okur
Postası'nı "her öykü okurunun
mutlaka uğraması, konaklaması gereken son
derece özel bir öykü yapıtı"
olarak nitelemiş, Ülkü Tamer'in
Tarihte Yaşanmamış Olaylar'da
edebiyat ile tarihin sınırına
koyu bir çizgi çekmekle kalmayarak "edebiyat
doğasını, neliğini
de ustaca" gösterdiğini söylemiş. On kitap arasında Handan
Acar Yıldız'dan Ağır Boşluk ve Andrey Platonov'dan Günay
Çeteo'nun çevirdiği Muhteşem Vahşi Dünya yer almış.
2014'ten Dört Kitap'ı
değerlendiren Melisa Sürücü, Melisa Kesmez'in Atları Bağlayın
Geceyi Burada Geçireceğiz kitabı için yazdıklarını
"öykülerinin sahiciliği ile seksenli yıllarda komşunun
kızıyla dertleşir gibi" okuttuğunu, Doğan Yarıcı'nın İs
Odası için okurun "kapak fotoğrafıyla ve kitabın adıyla"
çarpıldığını, Hakkı İnanç'ın Ateş Etme Silahsızım'ı
için yazarın "ilk öykü kitabındaki öykülerin başarılı
olmasının verdiği güvenle devam etmek yerine bu kitabında açıkça
yeni şeyler denemiş" olduğunu söylemiş.
2014 Yılında Yayımlanan
Bazı Öykü Kitaplarına Bakış başlığı altında Mine Hoşcan
Bilge, değerlendirdiği kitaplar arasında yer alan Tuncer Erdem'in
Bak, Gene O Şey kitabının Fernando Pessona'nın Huzursuzluğun
Kitabı'ndan alınan "Düşlerimde günlük hayatı imgelerle
süslemeyi, sıradanlığı olağanüstü göstermeyi öğrendim;
kuytu köşeleri, ölü eşyaları yalancı bir güneşle parlatmayı,
belki bir teselli olur diye, kendimi anlattığım cümlelere ahenk
katmayı" cümlesiyle başladığını, kitaptaki öykü
isimlerinin tek heceli olarak seçilmesinin "çağımıza egemen
olan hızın ideolojisine ve zamansızlık kavramına adeta gönderme
yaptığını", Melisa Kesmez'in Atları Bağlayın Geceyi
Burada Geçireceğiz kitabındaysa yazarın "kadın kahramanlar
üzerinden bir anlamda hayatı" sorguladığını, erkeklerin ve
çocukların öykülerdeki varlığını yan karakterler olarak
sürdürdüğünü belirtmiş, Yekta Kopan'ın İki Şiirin Arasında
kitabında "yer alan öykülerin birbirinden bağımsız
konuları ve kurguları olmasına karşın, aynı zaman aralığında
yaşanmış olaylar izlenimini" verdiğini, "şiir
disiplini üzerinde de çalışan" Deniz Faruk Eren'in Yasak
Kitap'ında öykülerin geneli toplumcu gerçekçilik akımına yakın
dursa da yer yer büyülü gerçekçilik öğelerinden de
yararlanıldığını, olayların okura abartısız olarak
aktarıldığını belirtmiş.
Dört Kitap başlığı
altında Nazlı Karabıyıkoğlu "sık sık yaptığı
çevirilerle birçok öykü ve şiirden mahrum kalmamamızı
sağlayan" Parşömen Sanal Fanzin (Onur Çalı) ve "yeni
öykü yazarlarına bir şans vermeyi tercih eden ve yaşayan bir
edebiyat atölyesi olmayı başaran Sarnıç Öykü Dergisi, "yine
atölye formatını hissedebildiğimiz" 14 Şubat Dünyanın
Öyküsü Dergisi, Notos ve Hece Öykü adlarını anmış. Alper
Beşe'nin Bir Takım Tuhaflıklar, Ertuğ Uçar'ın Ormanda
Kaybolmak/Bir Sözlük Hayali, Nurullah Kuzu'nun Kırkyama, Hakkı
İnanç'ın Ateş Etme Silahsızım kitaplarından söz etmiş.
Necip Tosun'un 2014'te 10
Öykü Kitabı Cemil Kavukçu'nun Üstü Kalsın, Cemal Sakar'ın
Portakal Bahçeleri, Nalan Barbarosoğlu'nun Okur Postası, Handan
Acar Yıldız'ın Ağır Boşluk, "yaşanan karmaşık ve kaotik
ortamda bireyin dünyasına" eğilmesine ve "iç dünya ile
dış dünya arasındaki gerilime vurgu" yapmasına neden olan
bir "mesele"si olduğunu belirttiği Akif Hasan Kaya'nın
dışlanmışlar terör ve savaş çağrışımları yüklü Ölmüş
Oyuncaklar Müzesi, Nazlı Karabıyıkoğlu'nun Olivya Çıkmazı,
Aysun Kara'nın Kıymık, Mehmet Kahraman'ın Minareden Düşen Ezan,
Doğukan İşler'in Öykü Yapım Çalışmaları, İsmail
İsparta'nın Gergin Bir Ay kitapları olmuş.
Zeynep Sönmez 2014
değerlendirmesinde aralarında Aysun Kara'nın Kıymık, Onur
Çalı'nın Geçen Sene Doğanlar, Melisa Kesmez'in Atları Bağlayın
Geceyi Burada Geçireceğiz, Ülkü Tamer'in Tarihte Yaşanmamış
Olaylar kitaplarıyla birlikte Andrey Platonov, Ali Smith, Roddy
Doyle ve Raymond Carver'dan çevrilen dört kitabın da bulunduğu
çok sayıda kitaba yer vermiş, İbrahim Karaoğlu'nun Gölgeler ve
Yelkovan'ını Ercan Kesal'in "uzun bir şiir" olarak
nitelendirdiğini söylemiş."Kafka, yazılanların okurun
kafasına bir balyoz gibi inmesi gerektiğini, aksi takdirde yazmanın
anlamı olmayacağını söylerken, sanırım Ali Teoman'ın Öykü
Uçları kitabını kastetmemişti" yorumunu yapmış. Remzi
Karabulut'un 252 yazardan minimal öykü aldığı "Öyküden
Çıktım Yola" ve Hande Baba'nın derlediği öykülerden Arzu
Eylem'in editörlüğünde yayımlanan "Ölüm Vardiyası"
kolektif kitaplarına değinmiş.
....
Kadir Yüksel 2014 Yılında
Öykünün Dergilerden Görünümü'nü anlatmış. Önceki yıl
sonunda yayımda olan Hece Öykü, Notos, Sarnıç Öykü dergilerine
14 Şubat Dünyanın Öyküsü, İzmir Edebiyat İşliği ve Post
Öykü dergilerinin eklendiğini, Öykü Teknesi'nin Deliler
Teknesi'nde sürdüğünü, Galapera Öykü yayımının ürünlere
ve öykücülüğümüzün ustalarına yer vererek sürdüğünü
belirtmiş. Dergilerde yer alan çeviri öykülere de mutlaka
değinilmesi gerektiğini vurgulayarak Dublinliler'in yüzüncü yılı
nedeniyle dergilerde ele alınmasından, F. O'connor, Poe ve Cortazar
yazı ve dosyalarından söz etmiş. 14 Şubat Dünyanın Öyküsü
Dergisi'nin farklı anlayışlardan, düşüncelerden yazarlarla
öykücülüğümüzün çeşitliliğini sayfalarına taşıdığını,
bugünün öykücülüğünü her yönüyle kapsayan bir alan
oluşturduğu düşüncesini aktarmış.Dergilerde yer alan yazı ve
öyküler hakkında bilgi vermiş.
Yaqop Tilermeni Bir Dil
Bir Hayat başlıklı yazısında dergilerde Kürtçe öykü
konusuyla birlikte dillerle ilgili politikalara da değinmiş. Walter
Benjamin'den "İnorganik olanın , organik olanı egemenliği
altına aldığı verili toplumlarda, doğal gelişme yolu
kapatıldığı için ölüme yönelme" olacağı sözünü
aktarmış. Yazılı dil ve sözlü dil arasındaki çelişkiden,
sözlü dilin demokratik ve değişimci özelliklerinden, İnternet'le
tanışmadan cezaevine girip kaldıkları uzun sürede öykü
yazanların dünyasındaki farklardan söz etmiş.
Dergilerin uzun ömürlü
olamadığını, önceki dergilerin bazılarına artık
rastlanmadığını belirtmiş. Mardin Artuklu Üniversitesi'nde
okuyan Kürtçeseverlerin bulunduğu dergilerin Kürtçe edebiyattaki
eleştiri eksikliği sorununun çözümüne katkısı olabileceğini
söylemiş. Weje u Resne'nin yaklaşımını: "Tek derdimiz,
yalnızca bir edebiyat eleştirisi geleneği oluşturabilmek, Kürtçe
okurları Kürtçe'nin ve dünyanın en iyi edebiyatlarından
haberdar etmek çok yönlü teori ve analizlerle yeni ve modern
denemeleri sunmaktır" sözleriyle aktarmış. Zarema'dan
"Kürtçe üretim günahları hafifletmiyor" alıntısını
yapmış. Serwet Giyan'ın öykülerinde sarımsaklı yemeklerden
dolayı salınan kokuların buharlaşıp dergiden çıkmasından,
tezek, sigara ve kar kokusunun odaya sindikten sonra farklı
çağrışımlar yapmasından söz etmiş. "Yağmur hatıraları
sular" anlatımıyla görüntü, ses ve kokuyla birlikte beyin
duyusundaki algıya seslenen bir yapı oluşmuş. Hakan Arif Can'ın
öyküsünde "toprağın altında ölen gençlerin taze
etleriyle beslenen köryılan, böcek, tırtıl ve kertenkelenin
yaşadığı o mutlu merasim" ve "toprağın altıyla üstü
arasındaki mesafenin insan ömrünün yirmi yılı kadar olduğunu
anlatan farklı bakış açısı" ilginç ayrıntı örnekleri
olmuş.
Yaqop Tilermeni, Ferzan
Şer'in Tiroj dergisinde yayınlanan Metin ve Eski Hikayelerdeki
Kalıntılar adlı eleştiri yazısında metinlerdeki bilinçdışı
kavramının nasıl işlendiğini eski metinlerden örneklerle,
Sorani edebiyatının romancılarından Eta Nehayi'nin Kayıp bir
Kaderin Peşinde adlı romanındaki kahramanları değerlendirerek
eleştirip anlattığını söylüyor. Önder Beyter'in 1920'lerden
günümüze Kürtçe öykünün kısa bir tarihçesini ve Rojavalı
öykücü Helim Yusiv'in öykü kitaplarını değerlendirdiğini, W
dergisininse 2014'te yayınını sonlandırdığını belirtiyor.
İzlenen dergilerin listesini, öykü ve yazı sayılarını,
yazarların ve Kürtçe'ye çevrilen öykülerin adlarını veriyor.
Kemal Gündüzalp
sayılarla öyküyü değerlendirdiği yazısında bireyselleşmenin
bıçak sırtı yanından, salt bireye dayandıkça bireycileşmenin
arttığından söz etmiş. İzlenen ve taranan dergilerden
yayımlanan öykü sayısıyla ilk beş sırada yer alan Hece Öykü,
Sarnıç Öykü, 14 Şubat Dünyanın Öyküsü, Deliler Teknesi ve
Mahalle Mektebi dergilerinin adlarını belirtmiş.
Öykü ve öyküye
yer veren dergilerin olması geniş bir okur kitlesini ulaşıldığı,
güçlüklerin aşılabildiği anlamına gelmiyor. Sarnıç Öykü
gibi önemli katkıları olan ve belirli bir birikim sağlayan
dergilerin bile ne kadar yaşayacakları bilinemiyor. (6,7)
Sanatlog'daki
edebiyat kültür sanat dergileri
listesinde bazı dergi adlarının yanındaki “Kapandı” notları
dikkat çekiyor. (8) Yıllıkta çok sayıda derginin adı geçiyor.
Ancak yaşamaları ve anlamlı katkılarını sürdürebilmeleri,
belki de niteliklerinden bile çok, baskı ve satış sayılarına
bağlı.
Dergilerde en çok öykü
yayımlayan üç yazar onar öyküyle İsmail Isparta, Ömer Çelik
ve Ön(d)er Şit olmuş. Toplam 797 yazarın 1367 öyküsünün
yayımlandığı, ancak verilerin saptanabilen dergilerle sınırlı
olduğu belirtiliyor. Dergilerin ve yazarların yayımladığı öykü
sayıları veriliyor. Dergilerdeki öykülerin sürekli ulaşabildiği
okuyucu sayısıysa belirsiz kalıyor.
....
Öykülerle ilgili son
sözü öykülerin kendileri söylerler kuşkusuz. Kim olduklarına,
nereden gelip nereye gideceklerine, neyi nereye nasıl
götüreceklerine kendileri karar verirler.
Bir yıl içerisinde
okurla buluşan öykülerin toplu sesi de ancak bir araya
gelebilirlerse duyulur.
Dergilerden seçilmiş 16
öykü ve yazar, 110 sayfalık küçük bir öykü antolojisinde bir
araya gelmiş.
Yıllığın içindekiler bölümünde yazar adları verilmemiş, yalnızca öykülerin adları var, listede öyküleri kimlerin yazdığı belirtilmemiş. Mini antolojinin yazarları, öyküleri ve yayımlandıkları dergiler şöyle:
Bahri Vardarlılar, Baba
Faik'in Son Vukuatı, Sarnıç Öykü Dergisi
Berna Durmaz, Belli, 14
Şubat Dünyanın Öyküsü Dergisi
B. Nihat Eren, Sepet,
Kitap-lık Dergisi
Buse Korkut, Bir Dilim
Peynir, Kurşun Kalem Dergisi
Cemal Şakar, Kül, Hece
Öykü Dergisi
Emine Batar, Yazgı, Hece
Öykü Dergisi
Erkut Özal, Rüyanın
Getirdiği, Notos Dergisi
Fadime Uslu, Kırlangıç
Senfonisi, Sözcükler Dergisi
Hande Gündüz, Islık,
Sözcükler Dergisi
Mahir Ünsal Eriş, Çok
Eski Bir Yonca, 14 Şubat Dünyanın Öyküsü Dergisi
M. Özgür Mutlu, Daire
Yoktur, Varlık Dergisi
Neslihan Önderoğlu,
Suyun Altındaki Kız, Sarnıç Öykü Dergisi
Onur Çalı, Karanlık
Mavi, Notos Dergisi
Sevin İşleğen, Lar,
Deliler Teknesi, Aykırı Kuş Eki
Şenay Eroğlu Aksoy,
Çukur, Kitap-lık Dergisi
Yayla Karsan Boztaş,
Gölgeler, Kurşun Kalem Dergisi
Seçilmiş öykülerin
2014 öykü dünyasını ne ölçüde örnekleyebildiğini, o yıl
yaşananlara ne ölçüde dokunabildikleri duygusunu verebildiğini
bilmiyorum. Bilebilmek, bu yorumu yapabilmek isterdim. Yaşam
hızlanıp karmaşıklaştıkça iletişim şaşırtıcı biçimde
azalıyor. Birbirimizi daha az duyuyor, yazdıklarımızı daha az
okuyoruz. Umarım Kemal Gündüzalp'in sözünü edip yakındığı
Sükut Suikastı
son bulur ve yıllıklardaki seçilmiş öyküler bölümleri
eleştirilerle gelişerek öykü dünyasını yansıtabilecek
kesitleri birleştiren birer örnek merkezi olabilir.
Yıllıkta öykülerin yer
bulabilmiş olması Kemal Gündüzalp'in verdiği bir başka iyi
haber oldu. Bu çalışmalar sonraki yıllarda sürebilirse, her yıl
seçilen öyküler topluca değerlendirilerek on yıllık seçkiler
de hazırlanabilir mi? Yayınevleri, dernekler, dergiler bu
çalışmalara katkı verir mi? Zor mu olur? Ama yazarların işi
olanaksızı arayıp bulmak, erişilmeze ulaşmak değil midir?
Öykü
yaşamdır. Kayıtsızlıktır. Gözyaşıdır. Kahkahadır.
İncelikle örülmüş bir evrendir. Boşluktur. Zamansızlıktır.
Erkenliktir. Sonsuzluktur. Erişilmezliktir. Hiçbir
şey ve her şeydir.
Öykü gerçek midir, düş
müdür, doğru mudur, yanlış mıdır, içtenlik midir, çokyüzlülük
müdür, sahicilik midir, sahiciliğin olamayacağının kanıtlanması
mıdır?
....
Dergilerden seçilmiş
öykülerin ardından "Öykü ve Öykücüler Üzerine Bazı
Yazılar" başlığıyla çoğu gazetelerin kitap eklerinde yer
almış yazıların listesi geliyor.
"Yazılardan
Seçmeler" bölümünde Aykut Ertuğrul, "Hikayeyi Görmek"
başlığıyla evrenin bir öykünün yazılışında kesişen
çizgilerini araştırmış. Tarkovski'nin sinema anlayışında
önemli bir yer tutan zaman kavramına (9) edebiyat penceresinden
bakmış:
"Filozoflar,
teologlar, kuantum fizikçileri, matematikçiler... insan belki de
zamanın başlangıcından beridir 'zaman'ı anlamaya çalışıyor."
"Hayat, donukluğun,
durmanın zıttıdır. Rutinin sürekli bozuluşudur, hareket
halidir."
"Rutin ve rutinin
bozulması -tüm bu oluş bozuluş hali- başlı başına bir
rutindir."
"Öykü ise rutinin
bozuluşunda gizlidir. Öykücü zaman ve mekan içinde her an
bozulan ve ardından yeniden sıraya dizilen sonra yeniden bozulan
düzeni görebilmelidir."
Rutinin bozulması, akışın
durması için örnekler vermiş. "PAT!" demiş. "Zaman
akar" demiş. "Dört satırlık bir boşluk" demiş.
Öykünün
ve yaşamın
püf noktalarının aslında aynı, görmek
ve görebilmek olduğunu söylemiş.
Belki de yaşamın tek
gerçeği hayatta kalmaktır. Diğer tüm gerçekler yalnızca bu ana
gerçekle ilişkileri içinde var olabilirler.
Belki insanın püf
noktası ya da paradoksu da, yaşamak için insanlığını yitirmek
ya da insan kalmak arasında seçim yapma gücüdür.
Başkalarının öykülerini
görüp hissedebilmek, anlayış ve merhamet, insanı büyük gerçek
karşısında güçlendirir mi? Zayıflatır mı?
....
Aysu Erden "Güçlü
ve Karşıt Kadın Kahramanların Yazarı Nedim Gürsel" başlığı
altında kitaplarındaki şiirsellik, çok katmanlılık, çok
mekanlılık, çoğul anlamlı sarmal anlatılar, kimlik, gereksinim,
bağlanma korkusu, çok kadınlı erkekler, sevgi, tutku, sıradışı
travmatik ilişkiler, vazgeçilemez kadın kahramanlar konularını
incelemiş. Kaynakları arasında Nedim Gürsel'in kitap ve yazıları,
Mustafa Bal ve Dilek Kahraman'ın yüksek lisans tezleri, Timour
Muhidine'in yazısı ve Zehra Yaşın Dökmen'in "Toplumsal
Cinsiyet-Sosyal Psikolojik Açıklamalar" kitabı yer almış.
Kitapların ve
insanların epey ortak yönü olmalı. "Kitap gibi kadın"
ve "karşıdakini kitap gibi okumak" gibi sözler bir
yakınlığı çağrıştırıyor. Başkalarından duymakla
karşılaşıp görerek tanımak aynı değil, etkileri çok farklı
oluyor. Kişisel öyküler bu yüzden sonsuz bir çeşitlilik
sunuyor. Bu geniş ve karmaşık bilgi yığınından somut ve
geçerli sonuçlara varılabilir mi? Öznelliğin
nesnelliğine ulaşılabilir mi? Bir
yazarın anladığı ve anlattığı
(ya da anladığını sandığı ve anlatmaya çalıştığı)
kadınlar gerçeğin bilgisini verebilir
mi? Günümüzün karmaşık ve erkek
egemen kadın-erkek ilişkilerinin çözümlenmesine katkısı olur
mu? Daha dürüst ve iyi bir sistem için erkeğin mutlak bir
tekeşliliği benimsemesi mi, kadına dayatılan mutlak tekeşlilik
sınırlarının kaldırılması mı gerekir? "Açık
Büfe Cinsellik" olabilir mi? (10)
Ne zaman olabilir? Gerçekleşirse erkeklerin ve kadınların aynı
haklarda buluşmasını sağlayan bir gelişme mi olur, ilişkilerde
kalan son insanlık ve sevgi kırıntılarını da ortadan
kaldıracağı için bir çöküş mü
getirir?
....
Ayşegül Tözeren
"Kıyıya Vuran Dalgalar ya da F Tipi Öyküler" ile Sibel
Öz'ün duvarların ardındaki yazarların öykülerini derlediği
kitabı anlatmış. Çalışmada, derleyen Sibel Öz'le birlikte
Dilek Öz, Sami Özbil, Murat Saat, Edip Yalçınkaya, Naif Bal,
Diyadin Turhan, Nibel Genç ve Mustafa Ağcakaya'nın öyküleri yer
almış. Kitabın diğer öykü derlemelerinden ayrılan yanlarından
biri, dışarıdaki deli dalgaların
cezaevine fotoğraf göndermeleri ve
içerideki yazarların bu fotoğraflardan
yola çıkarak öykülerini yazmaları
olarak belirtilmiş.
"Derlemedeki metinler
rengarenk... Öykü edebiyatımızın farklı yaklaşımlarını bir
araya getirebilmiş bir derleme" nitelemesini yapan Ayşegül
Tözeren F tipi öyküler içinde cezaevinden çıkmış bir
tutuklunun yaşamla kurmaya çalıştığı ilişki, cezaevine uzanan
kırık bir gençlik hikayesi, tutuklu yakınlarının
çaresizlikleri, işkence yapan polis, ironik bir kadın erkek
ilişkisi anlatımı gibi konuların okunabileceğini söylemiş,
değerlendirmelerini aktarmış.
"Dışarıdan
gönderilen fotoğrafların da katkısıyla, her günün aslında
aynı güne benzediği bir zaman algısıyla kapalı bir mekanda
yaşamak zorunda kalan içerideki yazarların imgelem dünyalarını
bu kadar zengin ve canlı tutabiliyor olmaları da dikkat çekici."
"Murat Yazar, Paşa
Irmak ve Seda Öz'ün fotoğraflarından yola çıkarak yazılmış
içeriden öykülerin birbirine benzemeyen karakter seçimleri ve
kurgu zenginlikleri göz önüne alındığında duvarların
ardındaki yazarların imgelem gücü hayranlık uyandırıyor."
....
Oylum Yılmaz "Vicdana
Dokunduğu Yerden Edebiyat" başlıklı yazısında bazı
edebiyatçıların her türlü tartışmanın üzerinde yer alarak
okurun ve eleştirmenlerin kalbini kazandığını, edebiyatı
hayatın içine yerleştirdiklerini belirterek Yaşar Kemal, Murathan
Mungan ve Nazım Hikmet adlarını saymış, Mahir Ünsal Eriş'in
"Bangır Bangır Ferdi Çalıyor Evde" kitabını okuduktan
sonra bu tür bir parlamayla karşı karşıya olduğunu hissettiğini
yazmış. Sait Faik Armağanı'nın altmışıncısının Mahir Ünsal
Eriş'e verilme sebebinin çok önemli ve anlamlı olduğunu
belirtmiş.
....
Semih Gümüş "Üçüncü
Kişi Anlatımı" başlıklı yazısına nitelikli edebiyat
sözünün yazınsal metinler için kullanıldığını, kurmaca
teriminin yeterli olmadığını belirterek başlamış. Tolstoy'un
Savaş ve Barış, Halit Ziya Uşaklıgil'in Aşk-ı Memnu, Ayfer
Tunç'un Dünya Ağrısı romanlarından örnek vermiş, kavramı
açıklamış.
"Üçüncü kişi
anlatımının kısıtlarını aşma tekniklerinden biri, anlatıcının
dışarıda ve yansız kalma zorunluluğunu unutmazken, zaman zaman
kişilerin bakış açısı ve bilinci içinden anlatmaktır."
"21. yüzyılın
başlarında modernist edebiyat, bireyi odak noktasına aldıktan
sonra yeni anlatım tekniklerine zorunlu kalınca üçüncü kişi de
kıyıya çekildi ve bir aktarıcı olmanın dışındaki rolleri
kendisinden alındı."
"Bu tür üçüncü
kişi anlatımında, anlatıcı dışarıdan görülebilen her şeyi
anlatabilir ama kişilerin iç dünyalarına kesinlikle giremez.
Kendi konumunu da öyküde yada romanda yaşananlar karşısına
konmuş bir kamera gibi görür, sınırlar."
....
Öykü yazarları 2014'te
dünyanın ve Türkiye'nin hallerine dizginlenemez bir öfke
duysalar, içlerinde büyüyen derin bir acıyla yazmaktan
vazgeçseler, kendilerini zorlasalar bile tek bir sözcük
çıkaramasalar, 2014 öykü dünyası geniş ve derin bir sessizlik
olsa, edebiyatın içinden ve dışından bakanların yaşamlarında
ne eksilirdi?
Yıllıkta adı geçen,
listelenen, bazıları çok kısa notlarla tanıtılan kitapların
kaçı okunduğunda bu soruya bir yanıt verilebilir? Ya da herhangi
bir yanıt verilebilir mi? İnsanlığı yok etme pahasına insanı
yönetmeye ve hizaya sokmaya çalışanlar insanlık tarihinin gerçek
değerlerinin izlerini yansıtan kaç kitap okumuşlardır?
....
Evet, "günler ağır,
günler ölüm haberleriyle geliyor." Ama yazının adı barışın
öyküsü. Çünkü hep barış der, barışı anlatır, barışın
türküsünü söyler öyküler. Savaşın en acımasız anlarını
anlattıkları zaman bile.
....
Öykü yıllığındaki
seçkinin iki öyküsünden iki kısa alıntı. Onur
Çalı'nın karanlık mavisinden Yayla Karsan Boztaş'ın
gölgelerindeki karanlık kuyuya. Belki
bir umut bulmayı umarak
gecenin koyu örtüsünün altında.
"Anlaşılmaz bir
dilde, anlaşılmaz bir şeyler. Karşı dağların arkasından
yüzünü gösterdikçe güneş, yüzünün bazı yerleri karanlıkta
kalıyor adamın. Su aydınlanıyor bu arada, kuşlar donup kalıyor."
"Düşen yapraktan,
savrulan kardan, esen rüzgardan, çırpınan kanattan hızlı, ani
bir hareketle kızını çekip alıyor adamın elinden Cevahir, beyaz
sırtlı karayılanların olduğu karanlık kuyuya atlıyor..."
Gecenin kapkaranlık
görünen boşluğunda her zaman, çok koyu da olsa, bir derin
mavilik, siyaha saklanmış lacivert vardır. Şafakta uzaklarda
gizlice belirip büyüyerek kızıla çalan ışıklarsa umuttur,
barıştır, sabahtır, yarındır, gelecektir.
1. Kemal Gündüzalp,
2014 Öykü Yıllığı "Öykü Yağmuru 3",
http://www.idefix.com/kitap/2014-oyku-yilligi-kolektif/tanim.asp?sid=IX2UOGGEJ04YTZFJJK7T,
http://www.dr.com.tr/Kitap/2014-Oyku-Yilligi/Merve-Akinci/Edebiyat/Turk-Oyku/urunno=0000000649756
2. Mehmet Arat, 21.
Yüzyılın Yükselen Sesi: Öykü (2012 Öykü Yıllığı Üzerine),
http://www.sanatlog.com/sanat/21-yuzyilin-yukselen-sesi-oyku-2012-oyku-yilligi-uzerine/, https://bilimsanati.blogspot.com/2019/03/21yuzyln-yukselen-sesi-oyku-2012-oyku.html
3. Mehmet Arat,
Öykünün Öyküsü (2013 Öykü Yıllığı Üzerine),
http://www.sanatlog.com/sanat/oykunun-oykusu-2013-oyku-yilligi-uzerine/, https://bilimsanati.blogspot.com/2019/04/oykunun-oykusu-2013-oyku-yllg-uzerine.html
4. Mehmet Arat,
Yaşamın Acı Tatlı Öyküleri,
http://blog.milliyet.com.tr/yasamin-aci-tatli-oykuleri/Blog/?BlogNo=481277
5. Mehmet Arat, Barış
İçin, http://blog.milliyet.com.tr/baris-icin/Blog/?BlogNo=377055
6. Sarnıç Öykü,
www.facebook.com/SarnicOyku
7. Mehmet Arat,
Sarnıç Öykü'ye veda mı, yeni bir başlangıç mı?,
http://mehmetarat.blogspot.com.tr/2015/07/sarnc-oykuye-veda-m-yeni-bir-baslangc-m.html
8. Osman Akyol,
Edebiyat Kültür Sanat Dergileri E-mail Adresleri (2015),
http://www.sanatlog.com/sanat/edebiyat-kultur-sanat-dergileri-e-mail-adresleri-2015/
9. Mehmet Arat,
Recep Nuri Tarkovski,
http://blog.milliyet.com.tr/recep-nuri-tarkovski/Blog/?BlogNo=496410
10. Mehmet Arat,
Açık Büfe Cinsellik,
http://blog.milliyet.com.tr/acik-bufe-cinsellik/Blog/?BlogNo=386693
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder