Toprağın
epey altında yapılan kazıların ve yıllar süren araştırmaların
sonucunda doğaya yıllarca direnmiş naylon bir poşetin içinde ele
geçirilen el yazmaları büyük bir ilgi ve tartışma yarattı.
Sayfaların
üzerinde çoğunlukla kısa notlar vardı. Sıralama biraz
karışmıştı. Başlangıcını bulmak kolay olmadı. Yazılar
ilginç bir başlığın altında toplanmıştı.
"Derin
Devlet Nasıl Kurulur?"
Bilim
insanlarının konuyla ilgili genel bazı bilgileri ve düşünceleri
vardı ama yaşamın son derece kolay ve saydam olduğu bir dönemde
yaşadıkları için devlet kavramını anlamaları bile kolay
değildi. Hele derinlik bölümü onlar için çözülmesi olanaksız
görünen bir bulmacaydı.
Ama
işleri bilinmezi öğrenmek olduğu için yılmadılar. Notları
okudukça tarihin sayfalarını da sabırla açmaya başladılar.
....
Notlarda,
bulunan bir rapordan söz ediliyordu.
"Bu
rapor bir rastlantı sonucu elime geçti. Gelişmekte olan ülkelerde
kalkınmayı hızlandırma ve ekonomik sistem içine alma konularında
basit ama yararlı bilgiler veriyormuş. Uluslararası bir yardım
kuruluşu ya da vakıf hazırlamış gibi görünüyor ama herhangi
biri de yazmış olabilir."
Sonra
bir tür özür dileniyordu.
"İletişim
olanaklarının arttığı, yönetimlerin saydamlaştığı, ekonomik
gelişmenin genel sorunları çözecek bir aşamaya ulaştığı bir
dönemde böyle bir rapora anlam veremedim. Bir şaka olmalı diye
düşündüm. Yine de ilginç noktalarını paylaşayım dedim."
Ardından
rapora geçmeden önce bazı konuların anlaşılması gerektiği
belirtiliyor, akıcı bir dille derin devlet simgeleri sıralanıyordu.
"Derin
devleti anlamak için temel öğeler ekonomik güç, politik kontrol,
yasama yargı ilişkisi, basın ve sivil örgütler üzerindeki
yönlendirme ve tehdit sistemleri, denetim mekanizmalarının
etkisizleştirilmesi, isteneni elde etmek için gerekenlerin
sorunsuzca yapılabileceği bir sürecin planlanarak uygulanmasıdır.
Sonuçta sistemleri çalıştıran insanlardır. Yürütme gücünü
yasama organı meclisten alır. Yetkisini kullanarak yargı, iç dış
güvenlik ve basın kadrolarını belirler. Onları yönlendirebilirse
önünde hiçbir engel kalmaz. Artan gücü karşısında yalnız ve
umutsuz kalmış bireyleri sindirir, istediklerini rahatça
yapabilir" deniyordu.
Bir
derin devlet yapılanması için çalışmaya başlamadan önce
yanıtlanması gereken ilk soru şuymuş: "Mevcut derin devleti
dönüştürmek mi, yoksa yeni bir derin devlet kurmak mı amacımıza
daha uygun?"
Eskiyi
değiştirmek çoğunlukla daha kolay ve ucuz oluyormuş. Sistemin
iyi çalışması için genelde uygulanan yöntemlerin kişiler
arasında da benzer biçimde yaşanması gerekiyormuş. Topluluklar
ve bireyler başyöneticinin dediklerini sorgulamadan kabul etmeli,
istenenleri yapmalı, ona yakışır paydaşlar olmalıymış. Aynı
biçimde, her şirkette, kuruluşta, eşler ve çocuklar arasında da
egemenliği simgeleyen her kimse ona mutlaka uyulmalıymış.
Notları
yazan burada kendisinden nefret ettiğini söylüyordu.
"Bu
raporu bulana dek bazı davranışlarıma bir anlam veremiyor, bir
türlü anlayamıyordum. Eşimi, oğlumu, kızımı ne çok
incitmişim. Kendim yapılması gerekenlere yetişmek için
kıvranırken onların rahatlıklarını kıskanmışım. Bir yandan
da geleceklerini güvence altına alabilmek için benim gibi
çarkların bir parçası olmalarını istemişim. Açıkça böyle
düşünmesem, söylemesem bile onları hep bu kalıba sokmaya
çalışmışım."
Bir
gazetecinin yazdığı kitabı almak istediğini yazmıştı.
"Bugün
bir kitap (1) gördüm. Alayım dedim ama kapağı beni ürküttü.
Gizli örgüt nasıl kurulur? Böyle başlık mı olur? Öyle olmasa
rapordaki bazı noktaları daha iyi anlamak için alıp
okuyabilirdim. Devleti ve anayasal düzeni korumak, kollamak ve
muhafaza etmek için yapılan bir harekatı ve bunun sonuçlarını
öyküleştirmiş. Bizim baba dediğimiz devlet güya sermayenin
örgütlü gücüymüş. Hep sermayeyi koruyup kollarmış. Bu yüzden
tehlikeli gördüğü kişileri, kurumları ve düşünceleri sürekli
baskı altında tutar, gerekirse yok edermiş. Denetleyemediği
küçücük bir ilçede askeri darbeyi fırsat bilerek muhaliflerini
işkenceden geçirmiş. Olmayan suçlar ve suçlular üretmiş. Ama
beklemediği bir dirençle karşılaşmış. Gerçek bir trajedi
yaşanmış. Konu ilgimi çekti ama kitabı alamadım. İçindekiler
doğru bile olsa böyle bir kitapla görülmek istemem. Hele oğlum,
kızım bunların varlığını bile bilmemeli. Kolay av olmamak için
sürüden pek ayrılmamak gerek."
Raporda
da gizli örgütlere yer verilmesine biraz şaşırdığını
söylüyordu.
"İlk
bakışta çok ilgisiz gibi görünse de derin devlet kurmak
isteyenlerin başvurabileceği ilk kaynaklar gizli örgütlerin
tarihi, yapısı ve dinamikleriyle ilgili araştırma ve kitaplar
olabilir. Elbette buradan devlet ve örgüt, derin ve gizli, hele
derin devlet ve gizli örgüt kavramları arasında bir ilişki ya da
yakınlık olduğu sonucu çıkarılmamalıdır."
Notları
yazan devlet ve katliamlarla bir ilişki kurulmasını asla
anlamıyor, kabul etmiyordu.
"Bazı
durumlarda çeşitli nedenlerle köylerden göç alan kentlerdeki
çarpık yapıdan yararlanmak gerekir. Etkisi artan kesimleri
susturmak, gündemi değiştirmek, devletin amaçlarına uygun yeni
bir hareket başlatmak amacıyla yaygın kabul gören görüş ve
duyguları yükseltip sahneye sürmek en etkili yöntem olabilir.
Bununla da sonuç alınamazsa zararlı otları kökünden söküp
atmak en iyi çözümdür."
Raporda
devletin saygın üyelerine kara planları acımasızca uygulayan
basit memurlar olarak bakılmasına isyan ediliyordu.
"Hızlıca
karar alarak etkili bir operasyon yapmalarını, ya da belirli
durumlarda ses çıkarmayıp tümüyle hareketsiz kalmalarını
sağlamak için sivil ve askeri başkanlar ile üst düzey
yöneticiler içinde olmak üzere tüm kilit noktalara dolaysız ve
hızla ulaşılabilmesini sağlayacak mekanizmalar kurulmalıdır.
Etkili her kurumun içinde sessizce, bazen soluk bile almadan
yıllarca, bekleyen dostlar bulunması için sabırla çalışılmalıdır.
"
Raporla
ilgili notların sonraki bölümlerinin bu kavramlara yabancı olan
bilim insanları için anlaşılması çok zordu.
....
"Binlerce
operasyon tek bir kişi yapıyormuş gibi planlanıp uygulanmalı,
sistem İsviçre saati gibi çalışmalıdır. Kararların doğru
alınıp başarılı uygulanması için gereken özen
gösterilmelidir. Gerekirse çeteler, karşıt güçler, her türlü
olanak kullanılmalıdır."
"Destekleyen
güçleri küstürmemek, askeri polisi siviliyle bir arada tutabilmek
için gerekenler yapılırken oluşabilecek tepkilere karşı
hazırlıklı olunmalı, karşı sesler etkisizleştirilmeli ya da
tümüyle susturulmalıdır."
"Hiçbir
suçun cezasız kalmayacağı söylenmeli, ama bu durum yalnızca
devlete karşı işlenenler için geçerli olmalıdır. Diğerleri
umursanmamalı, hele yönetime yakın kişiler işin içindeyse
davaların zaman aşımından düşmesi sağlanmalıdır."
"Gelen
her eleştiri önemsenmeli, geçerli savunmalar hazırlanıp bir
programla kamuoyuna sunulmalıdır. Ölü ele geçirilen örgüt
üyeleri silahsız olsa, aralarında çocuklar bulunsa bile bir evin
çevresini saran polislerin içeri dalıp operasyon yapmalarını,
sessiz kalabalığın içinde polis kurşunuyla vurulanlar olmasını
savunmanın yolları bulunmalıdır. Kendilerini korumak için taciz
ateşi açtıklarını söylediklerinde bunun kabul görmemesi
açıklamayı yapanların sorunudur. Derhal gerekli düzeltmeyi
yaparak ikna süreçlerini başlatmalıdırlar. Sağ yakalamak için
ellerinden geleni yaptıklarını söylemeli, ikna olmayanları
kulise götürerek ikna etmeli, gerekirse sahneye dönmelerini
engellemelidirler."
"Zorunlu
durumlarda derin devletin varlığı kabul edilerek suçlanmalı, ama
o mekanizmanın parçası olan kişilerin güvenliği ve rahatı
mutlaka korunmalıdır. Öncelikle soruşturma açılmaması için
çaba harcanmalı, kısa süreli görevden uzaklaştırma, para ve
hapis cezaları sonra düşünülmelidir. Durum tehlikeli boyutlara
varırsa devlete hizmet etmiş kişilerin güvenliği sağlanmalıdır."
"Vurun
aslanlarım, belden aşağıya sıkmak yok, teslim almayın"
gibi anonslar açıkça duyulmuş olsa bile huzur ve güven ortamını
sağlamanın ne kadar zor olduğu, güvenlik güçlerinin büyük
riskler altında çalıştığı unutulmamalıdır. Devletine hizmet
etmeye çalışan sonuna dek korunmalıdır."
"İnfazlardan,
katliamlardan, komplolardan, sabotajlardan, provokasyonlardan,
ölümlerden, kayıplardan, annelerin acılarından söz edenler
olduğunda tartışmaların bulanık ve soyut bir ortamda yapılması
için gerekli konuşmacılar önceden hazırlanmış olmalı,
demokrasiden ve adaletten söz ederek hukuk devleti olmanın önemini
vurgulamalıdır. "
"Hükümetin,
parlamentonun ve basının desteğini almak, en azından böyle bir
hava yaratmak önemlidir. İnsan hakları boyutuna önem verildiği,
ama milyonlarca insanın güvenliği için operasyonların
sürdürülmesi gerektiği söylenmelidir."
"Devlet
terörü, işkence ve insan hakları sorunları olduğu kesinlikle
kabul edilmemelidir. Bunların polisin rahat çalışmasını önlemek
için amaçlı olarak öne sürüldüğü vurgulanmalıdır.
Katliamlar için kurşun yerine çiçek mi atsaydık gibi açıklamalar
yapmak zorunda kalmamak için gizliliğe önem verilmelidir. Bir
yandan da yüksek devlet çıkarları için standart uygulamaların
dışına çıkılabileceği düşüncesi işlenerek kabul görmesi
sağlanmalıdır."
"Devletin
çıkarlarının yüceliği ve bunu savunmak esastır. Derin devletin
varlığı duruma göre kabul de inkar da edilebilir, ancak yapısı
mutlaka korunmalı, büyük riskler alarak ona hizmet edenlerin
güvenliği mutlaka sağlanmalıdır."
"Derin
devletin yalnızca bir bölgede başarılı olamayacağı
unutulmamalıdır. Bunu gözardı etmenin sonuçları ağır
olabilir. İç destek kadar dışarıda da kabul görmek önemlidir.
Bu kavram yalnızca belirli bir yer için kullanılsa da her yerde
farklı biçimlerde benzerleri gözlenebilir. Uygulamaları değişik
görünse de her devletin açık ve gizli yanları bulunur."
"Kişi
veya kurumların devlet yetkisini yasallık sınırları dışında
kullanmaları ve benzeri biçimlerde yapılan derin devlet
tanımlarına karşı çıkılmalıdır. Yasalar güçlü olanın
yazdırdığı karmaşık görünümlü basit yazılardır. Hele yeni
teknoloji düzeninde sil ekle ve kopyala yapıştır yöntemleriyle
hızla değiştirilebilirler."
“Son
çare olarak derin devletin bizzat devletin kendisi olduğu
söylenebilir. Ne de olsa insanlar belirsizliklerden ve gelecekte
başlarına gelebilecek acı olaylardan korkarlar. Güçlü ve
koruyucu bir baba olarak devlet karşısında eğilmeyi, ona güvenip
sığınmayı yine de kabul edebilirler."
....
Bilim
insanları önlerinde duran küçük kağıt parçalarındaki notları
incelemeyi bitirince birbirlerine baktılar. Okuduklarının tümünü,
bunların arkasında yatanları anlamamışlardı ama bildikleri ve
onları çok mutlu eden bir gerçek vardı. Kendi dünyalarında
böyle bir kavram yoktu. İnsanların güvenliğini sağlamak için
ölüm sanayilerinin kurulması, barış için kararlar alınması
gerekmiyordu. Savaşın son çare olduğu söylenirken sürekli
çatışma yaşanmıyordu.
İçlerinden
biri araştırmalar sırasında okuduğu eski bir filmle ilgili
yazıdan (2) söz etti. Ne kadar önce yazılmış olduğunu
bilmiyordu. Belki yirmi, belki elli, belki çok daha fazla diyordu.
Okuduklarından aklında kalanları şöyle anlattı:
"Japonya'da
bir fabrika yöneticisi. Çalışanlarına bir konuşma yapıyor.
Hepsi asker gibi dizilmiş, onu dinliyor. Herkes sessiz, hiçbir
tepki vermiyorlar. Hipnotize edilmiş, büyülenmiş gibiler.
Erkekler, kadınlar ve çocuklar bir ailenin bireyleri gibi, devlet
mekanizması ürünü olarak gösteriliyorlar. Filmdeki askeri
anlayışın bir tür ideal devlet düzenini yansıttığı yorumları
yapılmış ama buna tam olarak karşı gelmiyormuş. Evrende insanın
yapabileceği hiçbir şey kalmadığında çaresizlikten doğan bir
sınırı, insana ve insanlığa karşı koşullar ne olursa olsun
umudunu kaybetmemeyi anlatıyormuş. Kadınlar erkekler kadar
didinerek üretim kotasını arttırıyorlarmış. Geleneklerinin,
devletlerinin, iktidarın ve üstlerindeki erkek yöneticilerin
denetiminde marşlar söylüyorlar, ataları ve samuray totemleri
önünde boyun eğip kendilerine güç vermesini istiyorlar,
Platon’un ideal devletinin bir yansımasını oluşturuyorlarmış."
Sonra
başka bir filme ilişkin gördüğü yazıdaki (3) din ve devlet
kavramlarından söz etti:
"Özgün
bir kültür oluşturmak yerine Yunan’ı taklit eden Roma’nın
sona yaklaşmakta olduğu bir dönemde bir inanç devlet dini
konumuna yükselmiş. Ama bu durum eski bilgilerin kaybı sürecini
başlatmış, dünya karanlığın içine düşmüş."
"Ben
de başka bir yazı (4) gördüm" dedi diğeri. "İnsana o
zaman için pek alışılmadık bir biçimde bakıyor, doğanın en
büyük yanlışı olduğunu söylüyordu."
Geçmişi
biraz daha iyi tanımanın kattığı yeni bir olgunlukla
birbirlerine baktılar. Yaşadıkları dünyanın güzelliğinin
değerini bir kez daha anladılar.
1.
Hasan Uysal, Gizli Örgüt Nasıl Kurulur?, 2011, Bence Kitap
2.
Orhan Miçooğulları, Ichiban utsukushiku (1944, Akira Kurosawa),
http://www.sanatlog.com/sanat/ichiban-utsukushiku-1944-akira-kurosawa/
3.
Salim Olcay, High Noon (1952, Fred Zinnemann),
http://www.sanatlog.com/sanat/high-noon-1952-fred-zinnemann/
4.
Mehmet Arat, Doğanın En Büyük Yanlışı: İnsan,
http://blog.milliyet.com.tr/doga-nin-en-buyuk-yanlisi--insan/Blog/?BlogNo=352989